8 Ağustos 2015 Cumartesi

Yuvamdan 8500 km uzaktayım.

Şehirde ilk haftam geride kaldı..

Başka ülkelerde, şehirlerde yalnız seyahat ettiğim olmuştu ama burası çok farklı bir deneyim oluyor. Genelde şehirlerde kendine has bir yön mutlaka bulurum ama Toronto kendi karakteri çok zayıf bir şehir bence. Dünyanın her yerinden insanlar kendi kültürlerini getirmiş ve yaşatıyor, hepsi o. Yine de sevdim, çok güzel manzaralar izleyebiliyorum. Mesela..

Fotoğrafçılık konusundaki acemiliğim ortada :)

Havaalanına indiğimde nerede kalacağıma dair hiçbir fikrim yoktu, couchsurfing sağolsun bir arkadaş yardım etti. Tek gece kaldığımdan ve gün içinde kendime ev aradığımdan çok muhabbet edemedik ama askerlikten kaçtığı için ülkesine dönmeyen, muhtemelen de gay bir İranlıydı.

Ertesi gece kendi evime yerleştim, işe yakın güzel bir muhitte. Genelde öğrencilerin kaldığı, restoranların, kafelerin, barların bol olduğu bir yer. Komşularımın biri siyahi biri Asyalı, iletişim kurmaya çalıştıysam da pek yanaşmadılar. Diğer gezginler ve yabancılarla ettiğim muhabbetlerdeki ortak noktamız : burada arkadaş edinmek zor.. Insanlar konuşmayı seviyor, çok kibar ve yardımseverler. Ama arkadaş olmak ve iletişimi sürdürmek konusunda pek hevesli göremedim. O yüzden şimdilik çok sınırlı bir çevreyle idare ediyorum. Amerika'daki zihniyet burda da var. Herkes kendi işinde gücünde, yarış ön planda. Devamlı gülümseyeceksin. Sistem adamı olabilseydim belki farklı olurdu. Yine de her şey genel anlamda gayet keyifli.

Şehirde eşcinsellerin yoğun olduğu Church and Wellesley denen bir bölge var. Her yerde gökkuşağı bayrakları, yaya geçidinde bile gökkuşağı..


Gece hayatını pek seven birisi olmadığımdan ve gidecek olsam bile tek gitmek istemediğimden yalnızca mekanların önünden geçtim şimdilik. Adamların öyle bir bakışları var ki bazen kafamı yere çevirdim. Küçük eğlenceler arayanlar için fırsat bol gibi görünüyor. 

Eşcinsellerin burada rahat yaşadığı doğru ama gözlemlediğim o ki bu daha çok cinsel anlamda. Genel arayışın, zihniyetin Türkiye'den çok da farklı olmadığını gördüm. Şu fark var ama, onlar evliyken böyle arayışlara girebiliyor :) Toplumda da bizimkine benzer düşünceler var, feminen geylerle dalga geçildiğine ve genel bir stereotip algısına şahit oldum. Biliyorum yaşım çok küçük, biliyorum ömrüm varsa şayet daha çok şey yaşayıp göreceğim.. Ama bu anlamda umudum kırılmıyor değil. :)

Şimdiye kadar yaşadığım en büyük sıkıntılar 3'lü priz girişi ve kahvaltı. Prizi hemen hallettim neyse. Kahvaltı meselesine de Avrupa'dan alışığım, mutfak olduğundan peynir,domates, zeytin bir şeyler hazırlıyorum ama hiçbiri sucuklu yumurtalı bir pazar kahvaltısı gibi olmuyor. Ortadoğu mutfağından çok güzel restoranlar var da biraz kapatıyor açığı.

Öyle bir özet işte.. Yol, yolculuk hep güzel. Başkalarıyla birlikte kendimi de keşfediyorum sürekli. Siz akşam yemeklerinizi yediniz muhtemelen tatlı sefanıza geçeceksiniz. Ben cumartesi miskinliği yapıyorum daha.

Yazın arada, unutturmayın kendinizi :)
Çok öptüm.