6 Temmuz 2015 Pazartesi

Dokun-geç hayatlar

En gizlisinden en açığına kadar pek çok geyin kullandığı şu tanışma uygulamaları. Mavisi, turuncusu, kahverengisi..

Eşcinselliğimi kabullendiğim ve etrafımda kendim gibi birilerini aramaya başladığım zamanlarda akıllı bir telefonum yoktu. Bilgisayarımdan bir forum bulup üye olduğumu hatırlıyorum, sohbet bölümünde yazan birkaç kişi dışında kafama uyacak kimseyi görememiştim ve nadiren girer olmuştum. Günün birinde Istanbul'dan biriyle tanıştım ve 2 seneden uzun süredir devam eden güzel bir dostluk başladı :) Forum yöneticisinin verdiği bir ropörtajda gördüm ki bugünlerde LGBTi-Der adı altında dernekleşiyorlarmış, yolları açık olsun. Umarım forumdan daha aktif ve yararlı olurlar.



O zamandan sonra uygulamalardan haberdar oldum fakat uzunca bir süre hiç yanaşmadım. Ne duygusal ne de cinsel, hiçbir şeyin arayışında da değildim. Zira üniversite sınavıyla kafam yeterince doluydu. Istedigim bölümü kazanıp üniversiteye başlayınca farklı bir ortamda daha farklı insanlarla tanışmak, işin aslı daha farklı bir ben olmak istemiştim. Gerçek ben.. Açılmaya başlayışım da bu döneme denk geliyor, bir ara yazacağım.

Hiçbir profili incelemeden oluşturduğum çok kısaca kendimden bahsettiğim bir profildi. Sonradan fark ettim ki samimiyet bu mekanlarda pek prim yapmıyormuş. En gizemli, en güzel vücutlu, bir şeylerin en'i olanlar aradığını buluyormuş. Zamanla iyice sıkıldığımı ve burada gördüklerimin benim standartlarımı da etkilemeye başladığını fark ettiğimde sildim hesaplarımı. Fakat kendimi kabullenmiş olsam da çevrem henüz yeterli potansiyele gelmedikçe yeni insanlarla tanışmam pek mümkün olmayacaktı. Birkaç ay sonra tekrar açtım. :)

Uygulamaların bir yerden sonra el alışkanlığı haline geldiğini düşünüyorum. Her sabah maillerine bakmak gibi bir şey. Beklentisiz ya da meraksız, öylesine bir tık. Ve önünde beliriveren onlarca beden. Pek çoğu cümle kurmaktan aciz onlarca kaslı vücut. Kimilerini seçilmiş, kimilerini loser ilan eden garip bir sistem. Karşındakini tanımaya çalışmakla uğraşmayan, blok üstüne blokla belki egoları şişiren ve özünde birlikte yaşama sabır ve saygımızı azaltabilecek bir sistem. Dokun-geç hayatlar..

Güzel yanları da yok değil elbet, güzel arkadaşlıklar edindim. Oradan başlayan iki mutlu ilişki yaşadım, fakat oranlayınca zaman kaybı olduğunu düşünmeden edemiyorum. Her şeye rağmen hayatımın köşedeki bir parçası. Insanların sokakta asla göremeyeceğiniz bazı yüzlerini görüyorsunuz. Ortamı tanımak adına güzel, ama onun bir parçası olamıyorsanız umutlarınız gitgide tükenebiliyor. Böyle zamanlarda aklıma hep Sabahattin Ali'nin şu sözleri geliyor -tumblr kızı mode on- :
"İnsanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense, körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyor." 

Hayatın cinsel yolla bulaşan ölümcül bir hastalık olduğunu düşündüğümdeyse hiçbir şey daha fazla ilginç gelmiyor..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder